Ertuğ Erçin

Ertuğ Erçin

Merhaba

A+A-

Yeni bir aşkla, yeni bir sevdaya, yeni bir sayfaya, 

Tüm güzelliklere Merhaba. 

Yenidüzen spor sayfalarını takip edenler Ertuğ Erçin ismine önceki dönemlerdeki aktif spor yaşantımdan dolayı aşina olsa da sizlerle buluşmaktan dolayı duyduğum memnuniyeti içtenlikle ifade etmek istiyorum. En baştan ifade etmek istiyorum ki, Yenidüzen ailesi vesilesiyle ülkemiz spor camiasıyla yaşayacağım bu buluşmadan dolayı çok heyecanlıyım. 

Güzelyurt’ta başlayan hayatımın merkezinde futbol her zaman oldu. Yaşadığımız ülkede ne spor yapmak kolay oldu, ne de futbol oynamak. Yapısal sorunları nedeniyle dünya ile buluşarak spor yapmak mümkün olmasa da içimizdeki bu sevdadan geri durmadık. Ülke gençliğinin sağlıklı yarınlara erişmesi ve sağlıklı bireyler olabilmek adına bu alanda hepimiz birer nefer olduk. Bundan sonra da aynı gaile ile devam ettiğimiz için bu köşeden sizlerle buluşma kararı aldım. 

Ülke sporuna çok önemli katkıları olan okullarda okudum. Sırasıyla Güzelyurt Özgürlük İlkokulu, Şehit Turgut Orta Okulu, Kurtuluş Lisesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde çok değerli eğitmenlerle çalışma fırsatı yakalayarak ülkemizi temsil etme onuruna eriştim. Uzun yıllar aktif futbolculuk hayatımda yaşadığım, gördüğüm ve tecrübe ettiğim bilgilerimi, benden sonra gelen futbolcu arkadaşlarıma, ardında da yaşadığım Antrenörlük deneyiminde oyuncularıma aktarmaktan hep mutluluk duydum. Siyaset bilimi eğitimimden ötürü olsa gerek, içimde var olan bilgileri, kazanılmış tecrübeleri geliştirilerek aktarmak ve bunların karşıya olumlu geçtiğini görmek bana iyi hissettiriyor. 

Henüz 14 yaşımda ilk kez ortaokul futbol takımı seçmelerine ayağımda 2 numara büyük ayakkabı ile gittiğimde kulakları çınlasın Alkay Sayılır Hocam beni daha oyunun ilk dakikalarında yanına çağırarak “bu okula yeni mi geldin?” diye sormuştu. Halbuki okuldaki son yılımdı. Evet, geç başladım bu sevdaya fakat gerçekten severseniz ve hedef koyarsanız, başarılabileceğini birebir yaşadım. Binatlı A takımda ilk golümü Lefke Kalecisi Efsane Aziz Atilla’ ya attığımda henüz 16 yaşındaydım. Üstelik de Karadağ deplasmanında maçı kazandıran bir goldü. Sezon sonunda Binatlı, tarihinin ilk Süper Lig kupasını kazandığında o takımın bir parçasıydım. Sonrasında gelen Federasyon Kupası ile kulüp tarihinin bu en önemli 2 kupasında futbol kariyerimin başında, o ihtişamlı takımın oyuncusu olmak beni hep gururlandırıyor. Daha sonra yine Binatlı YSK ile 1. Lig şampiyonluğu yaşayıp Süper Lige yükselme başarıları kariyerimin en başındaydı. Ardından Yalova serüveni ve orada yaşadığım harika sezonlar geldi... Üst üste 2. Lig ve 1. Lig şampiyonlukları. Sonra başka bir Güzelyurt bölgesi takımı Baf Ülkü Yurdu ile gelen 2. Lig şampiyonluğu, düştü gözüyle bakılan Gönyeli takımını ligde tutma başarısı ve Lapta takımında son bulan bir futbolculukla çok dolu dolu geçen bir kariyerdi benimkisi. Bizim ülkemizde amatör ruhla yürütülen ve adanmışlık isteyen böylesi yoğun bir tempoya ailemin desteği olmadan ayak uyduramazdım.  

Futbol ve spor aşkım o kadar çoktu ki her zaman oyunun bir parçası olmak, oyunun içinde kalabilmek istedim. Futbolculuğun bir yaştan sonra bitebileceğini ön gördüğümde ve ilk Antrenörlük diplomasını aldığımda henüz 27 yaşımdaydım. Hem oynayarak kendimi geliştiriyor, hem de artık başka bir pencereden bakabilme yetisine erişiyordum. Öyle de oldu. Futbolculuk sonrası  Yenicami U21 ve U20 takımlarında görev aldım ve 2 sezonda ligi 3. sırada tamamlama başarısı gösterdik. Bu süreçte birçok genç oyuncuyu A takım seviyesine getirmeye çalıştım. Onlar bunu başardığında artık benim de onlar gibi bir üst klasmana yani A takım seviyesine yükselmem gerekiyordu. Öyle de oldu, İlk A takım deneyimini İltaç Karayel Hocam ile Göçmenköy’de yaşadım. Sonrasında ise Emre Perçinci Hocam ile Küçük Kaymaklı SK serüveniyle geçtiğimiz sezonu tamamladım. Artık kendime has tarzımla, kendime ait bir ekiple bu işe girme kararı almıştım. Ancak içinde bulunduğumuz süreçte kendi özel işimin yoğunluğundan ötürü bir süre antrenörlüğe ara verme kararı aldım. İşte tam da o sırada gelen bir dost telefonuna hiç düşünmeden evet dedim. O ses beni spora daha uzun süre bağlı tutabilecek bir sesti. Sevgili Burhan Gürkan ve Yenidüzen ailesine bu vesile ile teşekkür ediyorum. 

Değerli okurlar; bu topraklarda tutunabilmek için spora dört kolla sarılmalıyız. Gençlerimizin bir başka deyişle gelecek nesillerimizin göç etmemesi için bu alandaki çabalarımızı şüphesiz artırmalıyız. Geçtiğimiz günlerdeki yazısında Sevgili Cenk Mutluyakalı içinde bulunduğumuz durumun önemini Türkiye Süper Kupa Final maçını oynatmak için Fenerbahçe-Galatasaray takımlarını Suudi Arabistan’a götürmeyi değerlendirdiklerini açıklayan Federasyon Başkanını finali Kıbrıs’ın Kuzeyinde oynamaya davet ederek çok çarpıcı bir şekilde özetledi… Bu final maçının Lefkoşa’da da oynanamayacağı açıkken yapılan bu gönderme çok anlamlıdır.  

Kısaca, yaşadıklarımdan biriktirdiklerimle sizlerle birlikte olmak için sabırsızlandığımı söyleyebilirim. Bu süreçte hem spor içinde yapmak isteyip de yapamadıklarımdan, hem de edindiğim tecrübelerimden paylaşımlarda bulunacağım. Spora dair paylaşımları siyasal, sosyal ve kültürel süzgeçten geçirerek sizlere aktarmaya çalışacağım.   

Güzel günlerde buluşmak dileğiyle.

Bu yazı toplam 1164 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar