Hiçbir zaman medyaya malzeme veren bir yıldız olmadı.

İçine kapanık, çekingen ve sadece topunu oynayan bir futbolcu oldu.

Ne Ronaldo kadar yakışıklı ve karizmatik, ne Zidane gibi lider, ne Maradona kadar saha içinde yaptıkları kadar saha dışında da etki eden bir isim olmadı ve olamazdı.

Onun için sadece futbol oynamak tek amaçtı.

Çok zor dönemlerden geçti. 4 final kaybetti.

Arjantin medyası ve taraftarı onu yerden yere vurdu.

Her fırsatta Maradona ile kıyaslayıp durdu.

Arjantin ile Barcelona performansı hep sorgulandı. Kimse de çıkıp demedi ki, Arjantin ile kupa kazanamamasına rağmen Güney Amerika tarihinin en fazla gol atan oyuncu Messi’dir. Yaşadıklarını kendi bilir.

2016 yılında milli takımı artık dayanılmaz baskılar ve üst üste gelen başarısızlıklar sonucunda bırakır. Messi bile olsan kazanamazsan hep seni futboldan anlamayanlar eleştirir de eleştirir. Arjantin Milli Takımı, Messi formayı giydiğinden beri hep onun bir şeyler yapmasını bekledi. Neden milli takım performansı ile Barcelona performansı ayni değil? Sorunun cevabı basit, futbol 11 kişi ile oynanır.

Messi o kadar eşsiz bir oyuncu ki Lewa’nın bitiriciliğine, Xavi’nin pasörlüğüne, Iniesta’nın tekniğine, Pirlo’nun oyun görüşüne sahip.

Gençken çok hızlı dribling yapabilen bir oyuncu iken yıllar geçtikçe bizim tadını hep farklı bulduğumuz 10 numara pozisyonuna evrildi. Durdurmak yine imkansız yine imkansız.

1025 resmi maçta 799 gol 388 asistlik absürt bir istatistiğe sahip.

7 kez Ballon D’or ödülünün sahibi.

41 kupa kaldırarak müthiş bir başarı daha elde etti.

Eksik tek bir parçası vardı.

Tarihin en iyi tartışmaları o bu kupayı almasa devam edecekti ancak son buldu.

Leo, Dünya Kupası’nı kazanarak büyük bir başarıya imza attı.

Takım arkadaşları canını dişine takarak, Leo’yu rahat ettirmek için ellerinden geleni yaptılar. Leo’da üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi ve kupayı kazandı.

Ne güzel bir son, ne büyük bir sevinç. Arjantin kupayı kazanınca Messi ve Arjantin taraftarları çılgına döndü.

Her şeyi çok basit gösteren adam, yetenek seti kimsede olamayacak kadar geniş, sahada ayakları konuştukça büyüyen ve bir deve dönüşen top hastası Leo’ya futbol borcunu ödedi.

O artık dünyanın en büyüğü.

Sence, bence olayı elbette ki var ama gerçekler ortada.

Ben Zidane’ı çok severim ve benim için en iyisidir ancak benim için olması yetmez.

Leo, tüm istatistik kağıdı, oynadığı top ve aldığı kupalarla konuya noktaya koymuştur.