Serkan Soyalan

Serkan Soyalan

“Efsane’nin Tarihi”nden “Efsane’nin Çöküş Hikayesi”ne

A+A-

Kıbrıs futbolunun “Efsane” olarak nitelendirilen takımıdır Çetinkaya. Ancak “Efsane” tarihinin en zor günlerini geçiriyor.  Bu sezon ardı ardına almış olduğu kötü sonuçlarla, tarihinde ilk kez ligden düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan sarı-kırmızılı ekip, önceki hafta Lefkoşa derbisinde de Yenicami’ye mağlup oldu, bu hafta da Binatlı ile golsüz berabere kaldı.

            Nedense ben büyük takımların bu durumlara düşmesini kabullenemiyorum. Eğer büyük takım isek, sallanabilir, zor günler geçirebilir, ligi orta sıralarda da bitirebilirsiniz ama 16 takımın bulunduğu Süper Lig’de, 27 hafta geride kalırken, 15’inci sırada yer alamazsınız (almamalısınız). Bir yerlerde ciddi bir yanlış var demektir.

            Aktif futbol oynadığım dönemde, (Bizim Spor Şefi Burhan Gürkan’ın da 6 numaralı Çetinkaya formasını terlettiği dönemde) Çetinkaya ile oynayacağımız her maç öncesinde uykularımız kaçardı. Sahaya çıkmadan önce adı yeterdi dizlerimizi titretmeye. Bu dönemde de kazanırdık Çetinkaya karşısında, ayrı bir zevki ve gururu da vardı bunun ama çok zorlanırdık. Kaldı ki geçmişteki başarıları da adına yakışan bir armadır Efsane’nin.

            Şimdi ligin son haftalarına girilirken, zorlu bir virajda tüm maçlarını kazanmak zorunda sarı-kırmızılılar, aksi halde gelecek yıl ilk defa vizyon ligde onu göremeyeceğiz.

            O yüzden kalan 2 maçta da sahaya çıkacak olan tüm futbolcular, teknik yönetim, malzemecisinden, taraftarına kenetlenmeli ve üzerinde taşıdığı formanın hakkını vermeli. Yoksa “Efsane’nin Tarihi”nden “Efsane’nin Çöküş Hikayesi”ne dönecek tarih yaprakları ve kulüp tarihine bu da yazılacak.       

            Tüm Çetinkayalılar, bilhassa da sahaya çıkacak olan futbolcular tarihteki 14 şampiyonluğu ve Pakkos Şildi’ni hatırlamalı, aklına kazımalı.

 

cets.jpg

 


 

Spor İhtisas Komisyonu

 

            Ülke sporunun geliştirilmesi ve daha iyi noktaya gelebilmesi hedefiyle Spor İhtisas Komisyonu toplandı ve ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Şimdi bu toplantıya geçmeden önce Spor İhitsas Komisyonu’nun görev tanımına bakalım. Bu komisyon, her türlü düzeyde spor etkinlikleriyle ilgili yenilikleri saptamak ve ülke sporunun kalkınmasıyla gelişmesi yönünde çalışmalar yapmak, yasal düzenleme gerektiren konularda tüzük ve yönetmelikleri hazırlayıp Başbakan’a önerilerde bulunmak amacı ile kuruldu.

Başbakanlık’ta Başbakan Ersin Tatar başkanlığında gerçekleştirilen ilk toplantının ardından, yapılan açıklamalarda gerekli yasa ve tüzüklerin hazırlanacağını ve sporun önünün açılacağı vurgulandı.

            Büyük bir eksiklik olan bu tüzükler konusunu, birkaç hafta önce yine bu sayfalarda yazmıştık. Bu (eğer yapılırsa ve birçok şey gibi lafta kalmazsa) çok büyük bir adım olacaktır, sporun önün açılması için ancak daha atılacak birçok adım var. Bu noktada da Spor İhtisas Komisyonu’nun görev ve yetkileri dahilinde bilimsel veriler ışığında, dünyadaki yenilikleri de takip ederek raporlar hazırlayarak, Başbakan’a sunması bekleniyor. Bunlar arasında tüzükler, yönetmelikler, tesisler, altyapısal eksiklikler, uluslararası müsabakalara katılım için girişimler, dışa açılım ve ekonomi konuları da muhakkak olmalı.  

 


           

Haaland saha dışında da hızlı

 

Dünya futbolunun son dönemde yetiştirdiği en yetenekli futbolculardan biridir Erling Haaland, altın sarısı saçları ile özdeşleşen oyun tarzı, ona “Futbolun Altın Çocuğu” tabirinin yakıştırılmasına neden olmuştu.

            Alman devi Dortmund’un “Altın Çocuğu” attığı gollerden sonra dansları ile bilinir. Norveçli futbolcu işte bu (güzel) danslarını sergilemek için yaz tatilinde memleketinde bir eğlence mekanına gider. Ancak işler umduğu gibi gitmez ve yıldız futbolcu mekandan atılır. Hem de öyle yaka paça, güvenlik görevlilerinin kollarında. 19 yaşında saha dışının haşarı çocuğu ne yaptı bilinmez ama, Avrupa’nın en zor liglerinden olan Bundesliga’da kalıcı olmak isterse, bu hareketlerden uzak durmalı.

 

halanda-001.jpg

 


 

Tedbirli olmaya devam etmeliyiz

 

Dünyanın bir süredir mücadele ettiği Coronavirüs salgını birçok şeyi tepetaklak ederken, spor da bundan nasibini aldı. Coronavirüs nedeniyle spor müsabakaları durdu, federasyonlar ve kulüpler ekonomik darboğaza girdi, sporcular sakatlandı, hastalığa yakalandı vs… 

Önceki gün ajanslara düşen iki haber, aslında krizin hala taze olduğunu ve yeni normale dönüşte bunların da göz önünde bulundurulması gerektiğini çarptı bir kez daha yüzümüze.

Bu haberlerden biri Bulgaristan’dan, diğeri de Kazakistan’dan.

Kazakistan 1. Ligi’ndeki maçlar, ülkede yeniden yükselen yeni tip Coronavirüs vakaları nedeniyle bir kez daha ertelendi. Kazakistan Futbol Federasyonu’ndan yapılan açıklamada, yaklaşık 3 buçuk aylık aranın ardından Temmuz başında başlayan ligler, 2 haftalık bir (mecburi) araya girdi.

Diğer haberde de, Bulgaristan 1. Lig ekiplerinden Tsarsko Selo ile Cherno More takımlarında en az 20 kişide Coronavirüs’e rastlandı.

Maç öncesinde oyunculara yapılan testlerde yaşanan hata, çok ağır sonuçlara neden oldu. Karşılaşma öncesinde yapılan ilk testlerde tüm sonuçlar negatif olarak açıklandığı için oynanan maçtan bir gün sonra, bir oyuncunun pozitif olduğu açıklanmış ve yeni testlerde 16 futbolcuda pozitif çıkmıştı.

Yani bu iki örnekten hareketle, devam eden spor müsabakalarımızda tedbiri elden bırakmadan, süreci yürütmemiz gerektiği görülüyor.  

Bu yazı toplam 2146 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar