Cesaret eden kazandı, bekleyen kaybetti!

Ertuğ Erçin

Alsancak Yeşilova son haftalarda sessiz ama etkili bir yükselişin içinde. Son beş maçın dördünü kazanan yeşil-beyazlılar, skor kadar oyuna da yansıyan bir özgüvenle sahaya çıktı. Orta sıralardan yukarıya doğru atılan bu adımlar, takımın yeniden ritim bulduğunu ve maçlara daha cesur hazırlandığını gösteriyordu.

Karşılarında ise zirve takibini bırakmayan Gençlik Gücü var. Maç eksiğiyle liderin hemen arkasında yer alan yeşil beyazlılar için bu karşılaşma, yarıştan kopmamanın en net yollarından biri durumunda. Formda bir rakibe karşı alınacak iyi sonuç, yalnızca puan tablosunu değil, zirve yarışının psikolojisini de doğrudan etkileyecekti.

Maçın temposu oldukça düşüktü. Gençlik Gücü, tam oyuna ağırlığını koyacağı anda golü buldu. Kazanmak zorunda oldukları bir karşılaşmada dahi oyunu son derece ağır bir tempoda oynamaları dikkat çekti. Üstelik mücadele henüz golsüzken bile oyunu hızlandırmaya yönelik net bir reaksiyon göstermediler.

Karşılaşmanın ilk bölümlerinde yakaladıkları net pozisyonlar olsa da, bu üretkenliği maçın geneline yayabilmeleri gerekiyor. Kurgusal açıdan takım savunmasını ön planda tutmaları doğru bir tercih gibi görünse de, hücumda daha bilinçli ve sabırlı ataklar denemeleri şart. Orta alanda pas kalitesi yüksek oyunculara sahip olmalarına rağmen, bu oyuncuların hücum bölgesinde daha etkili pas yapabilmeleri savunma hattının takımı öne taşımasıyla mümkün olacak.

Rakibe baskı kurabilecekleri anları yeterince değerlendiremediler. Oyunu acemice ve uzun toplarla kurmaya çalışan bir rakibe karşı savunmanın zaman zaman geriye yaslanması riskli görünse de, Ahmet Sönmez ve Ünal’ın hava toplarındaki üstünlüğü bu riski büyük ölçüde ortadan kaldırdı.

Oyuncuların fiziksel güç ve direnç anlamında iyi bir görüntü sergilemelerine karşın, özellikle sonuçlandırma noktasında gelişime ihtiyaçları olduğu açıkça görülüyor.

Yeşilova’nın maçın başında ortaya koyduğu görüntü, son beş haftada dört galibiyet alan bir takımdan oldukça uzaktı. Taktik anlamda uzun toplar dışında neredeyse hiçbir varyasyon denememeleri düşündürücüydü. Rakibi karşılarken belirledikleri bekleme noktaları fazlasıyla geride kaldı. Bu da baskı kurmalarını engelledi ve rakibin topu rahatça kullanmasına olanak tanıdı.

Bireysel performanslar, özellikle bire bir mücadelelerde yeterli seviyede değildi. Kendi sahalarında oynadıkları bir karşılaşmada çok daha etkili bir oyun ya da daha “ısıran” bir mücadele etmeleri gerekliydi. Zorlandıkları bir maçta bile yakaladıkları sınırlı pozisyonlarda yapılan vuruşların etkisiz kalması, sonuçlandırma konusunda ciddi bir gelişime ihtiyacı olduğunu net şekilde ortaya koydu.

Özellikle Eyüp’ün gereksiz itirazı sonrası ikinci sarı karttan oyun dışı kalması, zaten iyi olmadıkları bir günde takımın adeta havlu atmasına neden oldu.

 

Hakem değerlendirmesi; Kerem Eran, Özal Çağlayan ve Emir Turalı çok iyi bir maçı geride bıraktılar.

Maçın adamı; Oyunun kilidini kullandığı serbest vuruşla asiste dönüştüren Semih Ünaldı, maç boyunca oyunun içinde kalarak hem hücumda hem de geçişlerde takımını ayakta tutan başlıca oyuncu olarak öne çıktı.