Siyasette olsun, sivil toplum örgütlerinde olsun görev süreleri iki dönemi geçince yöneticiler oturdukları koltukların sahibi gibi davranmaya başlarlar, yasa ve kural tanımazlar.  Hele hele maddi veya manevi çıkar sağladıkları kişilerin gazına gelip, onların övgülerine kavuşunca, ne oldum delisi olarak akıl almaz işlere kalkışırlar. Bu, demokrasinin tam olarak uygulanmadığı ülkelerde yadsınamaz bir gerçek olarak sıklıkla görülür.

On dört senedir Futbol Federasyonu Başkanlığı yapan Hasan Sertoğlu, normal süresini doldurup, kulüplerin onayı ile bir kez daha başkanlık koltuğunda kalınca, spor basınının eleştirilerine karşı tahammülsüz bir tutum içine girdi. Şike dönemindeki tutumunu eleştiren spor yazarlarına karşı akıl dışı bir uygulama ile sahada görev yapmalarını yasaklamak gibi absürt bir karar alma cesareti gösterdi. Yetmedi; KTSYD Başkanlığı yapan ve tanıdığım en sakin, en centilmen, karıncayı bile incitmeyen, kendisine hakaret edilse bile sakin kalabilen Necati Özsoy’a, hem de canlı yayında, üstelik aynı Derneğin üyesi bir spor yazarının karşısında hakaret edebilecek cesareti bulacak kadar ileri gidebilen biri olarak spor tarihimize geçmek başarısı! gösterebildi.

Son davranışı ise evlere şenlik; KTFF Genel Kurulu kararı ile 37 senedir oynanan KTSYD Kupasının oynanmayacağını açıkladı.

Genel Kurul’dan onay aldı mı? Hayır. Yani, tüzükleri çiğneyerek haksız tutum içine girdi. Bununla da yetinmedi, spor yazarlarının oy birliği ile genel kuruldan onay alan Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin akreditasyonlarını, Özsoy kardeşler görevi bırakana kadar yapmayacağını açıkladı.

Nedenini de şu şekilde açıklıyor KTFF Başkanı “Beni KTSYD Ödül Törenine davet etmediler”

Davet edilmeli miydi? Evet edilmeliydi.  Bunu genel kurulda Başkana da söyledim. Ama sonradan anladım ki, bu bahanenin geçerli bir tarafı yok. Amaç, eğer kendisini törene davet etmeyen yönetim kurulu üyelerine ambargo uygulamak olsaydı, yeni göreve gelen dört üyenin akreditasyonunu yapardı. Demek ki niyet başka.

Futbol Federasyonunun niyeti açık; kendisine eleştiri yapanlara akreditasyon sopasını göstererek genel kurulda oybirliği ile seçilen Başkan ve KTSYD yönetimini değiştirme hevesine kapılmış. Bu narsist davranış elbette geri tepecek ve sadece spor yazarlarından değil, basının tüm kesimlerinden de gereken tepkiyi alacak. Burada üzücü olan, Futbolun paydaşları olarak görünen kulüplerin, hakemlerin, futbolcuların, hatta diğer federasyonların seslerini çıkarmamaları ve bu akıl almaz kural dışı işlere imza atan Federasyon Başkanına sessiz kalarak suça ortak olmalarıdır. 

Futbolumuzdaki bu kaosun kime fayda veya zarar vereceğini hep birlikte göreceğiz.