Deniz Kalıbcıoğlu

Deniz Kalıbcıoğlu

Dogmatik mi? İnovatif mi?

A+A-

Basketbol Federasyonu’nun düzenlediği Cumhuriyet Kupası finali Koopspor ile Yakın Doğu Üniversitesi arasında oynandı. Çok uzun bir aradan sonra takip etmeye başladığım ülkemiz basketbolu adına sezon başında 2 maç izleme fırsatı buldum, 4 farklı takımın oyuncularını görme şansı elde ettim. Lige gelen yabancı kuralı ardından takımların artık 1+1 yabancı ile mücadele edeceğinden yerliler ve özlelikle gençler daha çok süre alma şansı bulacak gibi gözüküyor. Aralık ayında başlayacak olan ligi daha yakından takip edeceğiz, bu nedenle final özelinde bir şeyler yazmak istiyorum.

 

“Oyun dünyada dogmatik kurallardan çok inovatif eylemlere ve tercihlere bırakıyor”

Basketbol tüm dünyada özellikle de son 4-5 sene içerisinde büyük bir değişim göstermekte. Oyunun bildiğimiz dogmatik kuralları yerini inovatif eylemlere ve tercihlere bırakıyor. Amerikan Ulusal Basketbol Ligi NBA’de bile değişim üst seviyede. Roller, sorumluluklar, kazanmak için yapılması gerekenler büyük bir dikkat ve konsantrasyon istiyor. Kazanmak için ancak çok minimal farklılıkların sizi on plana atabileceği bir oyuna doğrularla evriliyoruz. Ülkemizde ise gençleşen koçların oyun görüşü, Avrupa ve Amerika basketbolu ile iç içe olmaları ve bilgiye ulaşmanın günümüzde oldukça kolay olması umarım ilerleyen dönemlerde benzer mantaliteleri parkelerimize de yansıtacaktır. Maça gelecek olursak, final maçı hakkında şu dakika şu oldu, bu periyot şöyle oldu gibi bilgilerden ziyade, takımlar ve oyuncular özelinde naçizane gözlemlerimi yazmanın en azından bana daha fazla tatmin sağlayacağını düşünüyorum.

 

“Chris oyuna girince Koop’un çehresi değişti”

Yabancı tercihlerini uzunlarından yana kullanarak ilk beşlerini çıkaran iki koçun da bench’de oturttukları yabancıları adeta birer vahşi kurt gibi kenarda bekliyorlardı, bunu ilerleyen dakikalarda öğrenecektik. Koopspor uzunu Marvin’in boyalı alanda yeterli tehditi oluşturamaması Emrah Hoca’yı ilerisi için düşündürecek gibi. Burada Emrah Hoca’nın takım içindeki oyunculara belli görevler vermeye çalıştıgını sezonun basından görmeye başladık. Marvin’in etkisizliği sonrası Chris oyuna girince Koopspor’un çehresi değişti. Kercem’in hücumda randıman sağlayamadığı dönem sonrası savunmada da konsantrasyonunu kaybetmesi ile birlikte kenara gelmesi hem oyuncu için hem koç adına doğru bir hamleydi. Takımın genel olarak topsuz oyunda hareket sıkıntısı var gibi. Bu da sonuç olarak top ile daha fazla oynayan oyuncuların penetre yeteneklerine bağlanmak anlamına geliyor. Chris dışında takımda bunu net bir şekilde ortaya koyabilen oyuncu yok. Bu bağlamda ya 2 ve 3 numaralı rollerde oynayan oyuncuların penetre yeteneklerini çok ciddi şekilde geliştirmesi gerekiyor, ya da topsuz oyunda gerçekleşen yardımların hem uzunlara hem de şutörlere boş alan yaratıp guard’ın opsiyonlarını çoğaltması gerekiyor. Yabancı kısıtlaması ile birlikte Chris oyunda olduğu zamanlarda Emrah Hoca uzun tercihini Andım’dan yana kullanıyor. Andım için ayni bir parantez açmak gerekiyor sanırım. Geçenlerde dinlediğim bir basketbol yayınında şöyle bir cümle işittim; “Bir sporcunun kendine yapabileceği en büyük yanlış, zayıf yönlerinin ne olduğunu bilmemesidir” diyordu. Andım ise tecrübesi ile birlikte kendindeki zayıf yönlere çok hakim bir görüntü çizdi maç boyunca. Oyunda olduğu sure içerisinde hem özgüveni, hem takımı yönlendirmesi ve oyunu basit oynaması ile takıma çok büyük bir ivme kazandırdı. Chris ile birlikte bu sezon çok fazla süre alacağa benziyor. İçindeki oyun ateşi bu şekilde devam ederse çok iyi bir sezon geçirebilir. Bu oyunu çok sevdiği belli oluyor. Boyalı alanda topu dağıtması, arkadaşlarına pozisyon hazırlaması ve gereken yerlerde şut şansı yakalaması, koçun da ona daha fazla süre vermesini sağladı. Chris’in bu sezon izolasyon oyunlarını sıkça kullanacağını düşünürsek, diğer oyuncuların Chris’e alan yaratması ile beraber Andım’a da yardım anlamında çok görev düşüyor. Bu “hustle” oyununa devam etmesi gerek, hız konusunda yavaş odluğunun farkında ama bunu çabası ile kapatabilir.

          Chris’e gelecek olursak, ligde bu sezon ciddi fark yaratabilecek oyuncuların başında geliyor. Hızı öylesine yüksek ki, transition (geçiş) oyunlarında takım arkadaşları bile ona yetişmekte zorlanıyor. Kimi zamanlarda bu hız gerekli olsa da, bazı durumlarda takımın tümüne ayak uydurmaya öğrenmesi gerekecek. Isolation (birebir) oyunlarda penetre yeteneği bu kadar yüksek bir oyuncusu olması, Emrah Hoca’nın üstüne eğilmesi gereken bir konu. Günümüz basketbolunda Houston Rockets’in neredeyse tüm oyunları isolation üzerinden gidiyor, zira takımda Chris Paul ve özellikle James Harden gibi 2 tane delici oyuncu mevcut. Fakat bu durumlarda diğer oyunculara da ciddi görevler düşüyor. Önceden izlediğim maçlarda isolation oynamak isteyen oyuncuların genelde her iki tarafında da takım arkadaşları sabit kalıyor, böylece oyuncu top ile driblinge başladığında savunmanın yardım getirmesi çok daha kolay oluyor. Bu durumda Chris’e tek yardım etmesi gereken öncelikle Andım olacak.

Takımın belki de en underrated (değeri görülmeyen) oyuncusu Kemal Taşçı. 10 sene önce izlediğim Kemal ile pek bir farkı yok. Aynı mücadele devam ediyor. Fakat koçun verdiği görev doğrultusunda günümüz basketbolunda değerleri oldukça artan, “Three and D” denilen, savunma çok başarılı ve hücumda da üçlük tehdidi yaratan bir oyuncu kimliğine bürünmüşe benziyor. Bu maç özelinde savunmada başarılıydı ama dış sayı tehdidi yaratabilmesi için 3. Periyota kadar beklememiz gerekti. Şut yüzdesinde randımanı yakalarsa çok başarılı bir sezon geçireceğine eminim. Ayrıca bundan tam 10 sene önce hakemin hatalı kararını düzeltip, topun kendisinden çıktığını söyleme efendiliğine sahip oyuncu kimliği birebir olarak devam ediyor. Aynı centilmenliği yine hakemlere ve rakip oyunculara karşı olan davranışlarından görebiliyoruz. Koopspor’u bitirmeden maçın ilk ve ikinci periyotlarında Emrah Hoca’nın denediği iki uzun ve ilk sahada kalmanın rakipleri ilerleyen dönemlerde çok zorlayacağını düşünüyorum. Yeter ki bu iki uzunun yanına doğru şutörü ve top taşıyan oyuncuyu bulabilsin.

 

“YDÜ’yü tebrik etmemiz gerek”

Yakın Doğu tarafına geldiğimizde öncelikle birçok takımın hazır olmadan katıldığı bu turnuvada takım olarak gösterdikleri başarıdan ötürü kendilerini tebrik etmemiz gerekiyor. Birbirleri ile daha fazla uyum içerisindeydiler, bu da sonuç olarak maça yansıdı. Yabancı hakkını uzundan yana kullanan Halit Hoca, yeterli verimi göremeyince Vukasin hamlesini sahaya yansıtarak rakip üzerinde etkisini hissettirmeyi başardı. Tepeden inanılmaz rahat oynayan bir oyuncu Vule. Kendi şut şansı bulamayınca boyalı alana öldürücü paslar indirebiliyor, bu da arkadaşlarına pozisyon yaratıyor. Özellikle Ferit’in bulduğu sayıların neredeyse tamamı Vule üzernden oynanan oyunlar ile geldi. Fakat Vule’nin oyunda olduğu dakikalarda özellikle savunmada pota altında çok zayıf kalan bir YDÜ var. Rakipler de takımın uzunu olan Vule’yi dışarıya çekmeyi başardığı takdirde boyalı alanda çok güçlü hale gelebiliyorlar. Koç buna bir tedbir alacaktır diye düşünüyorum.

 

“YDÜ’de rotasyonun da top paylaşımının da başarılı olduğu görüldü”

          Öte yandan görevini çok iyi yapan, savunmada ve hücumda pota altını sürekli rahatsız eden Ahmet de 5 sayı bulmasına rağmen efektif olarak çok başarılı bir maç çıkardı. Zaten YDÜ adına toplamda 9 oyuncunun sayı bulması, rotasyonun da, top paylaşımının da başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Yılların tecrübesi Halil ise maç başında yakaladığı penetre fırsatlarında potaya yüklenmeyi çok tercih etmedi fakat maçın ikinci yarısında onu bunları daha fazla denerken gördük. Neredeyse bulduğu tüm sayılar içeriye yüklenme görevini yerine getirmeye başladıktan sonra geldi. Maça iyi başlayan Berkem ise aldığı teknik faul sonrası 3. periyotta yaptığı sportmenlik dışı faul ile birlikte diskalifiye oldu ve 11 sayıda kaldı. 

          Bu noktada ligdeki hakemlerin ilk turnuva performanslarının çok kötü olduğunu söylemek gerekiyor. En basit kararları bile seyirci/bench tepkisine göre veren hakemlerin daha anlayışlı olması gerek. Yüksek adrenalin düzeyinde oynanan maçlar esnasında oyuncuların davranışlarını normal karşılamak ve bu gibi durumlarda yapıcı davranmak gerekiyor diye düşünüyorum. Hazırlık turnuvasında bile bu kadar hata oluyorsa lig tüm takımlar için zorlu geçecektir. Mücadeleden kaçınan bir oyun tarzı beklemeleri seyir zevki acısından da hiç hoş değil.

          Turnuvaya katılan tüm ekipleri ve turnuva şampiyonu Yakın Doğu Üniversitesi’ni tebrik ediyor, tüm takımlara da önümüzdeki dönemlerde başarılar diliyorum.

 

Bu yazı toplam 1270 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar