Ülke sporu dibe vurmuş

Necmi Belge

Kuzey Kıbrıs’ta Spor ve Gençliğe Ayrılan Bütçe 0.77 
Dünyanın bunalımlar ile bunaldığı bir dönemde, Kuzey Kıbrıs olarak biz de nasibimizi alamaktayız. Hele hele tanınmamış bir ülke olmanın dezavantajıyle, bu bunalımları katmerli bir şekilde hissetmekteyiz.
Tabii, bizim konumuz ne ekonomi, ne siyaset. Bizim konumuz, bu kaosun spora yansımasıdır. Bu bağlamda, Kuzey Kıbrıs sporunu masaya yatırdığımızda önümüze hiç de iç açıcı bir tablo çıkmaktadır.
Bunun en büyük göstergesi de, Devlet Bütçesi’nde spor ve gençliğe ayrılan bütçede yansımaktadır.
Bu konuda yaptığım araştırmada 2014 bütçesinde spor ve gençliğe ayrılan payın toplam 0.77 olduğunu gördüm. Şöyle ki, Spor’a 0.66, Gençliğe ise, 0.11 pay ayrılan bir bütçede spor nasıl kalkınır diye bir soru sormak bile abestir.
Şimdilerde, iktidar CTP-BG ile DP-UG partilerinin bir koalisyonudur. Ancak, bu iktidardan önce ülkeyi yıllarca, tek başına yöneten Ulusal Birlik Partisi iktidarlarında bu rakamın yüzde bir (%1) olduğunu düşünürsek, değişen bir şey olmadığını ve ülkenin kalkınması için lokomitif gücün gençlik olduğunu iddia edenlerin bir daha düşünmelerini salık veririm.
Şöyle ki, 2014 TC-KKTC protokulunda spordan alınıp genel bütçe içerisine aktarılacak spor fonu ile düşecek olan spor bütçesinin rakamsal dağılımı şöyle olacak.
Toplam bütçe, 24,000,000 TL. Bunun dağılımı ise şöyle: 12,500,000TL fonlar. 5,500,000 TL cari harcamalar. 6,000,000 TL ise, maaşlar. Evet, bu rakamlar ile sporu ve gençliğe sahip çıkacağız. Bunu becermek için ünlü Oz Büyücüsü olmak gerekir. 
Bir araştırma yapmadım ama, kesinlikle Güney Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti ve diğer ülkelerde bu rakamın yüksek olduğu ortadadır.
Bu saatten sonra, taşıdığı bir çok bakanlığın arasına belki de promosyon olarak uhdesine aldığı “Spor ve Gençlik Bakanlığı” görevlerini Bakan Denktaş nasıl yerine getirecek? Her halde, bir bildiği vardır ama birileri çıkıp, biz bu devletin spor ve gençliğine sahip çıkıyorum demesin. Hiç de inandırıcı olmuyor.

-------------

KTSYD’nin vizyonu üzerine
“İğneyi Kendine Çuvaldızı Başkasına Batırmak” özdeyişinden hareketle, Kuzey Kıbrıs’ta, benim de üyesi olmakla gurur duyduğum Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’ni mercek altına almak istiyorum.
1983 yılında kurulan ve otuz yılda bir kartopu gibi büyüyen Spor Yazarları Derneği aslında dünyada olduğu gibi, spor yazarlığını profesyonelce yapanların bir sivil toplum örgütü olması gerekirken, Kuzey Kıbrıs koşulları gereği küçük profesyonel bir grup hariç ya benim gibi yarı profesyonel, ya da gönüllü bazda yapılmaktadır.
Kurulduğu dönemde, Kuzey Kıbrıs’ta derneklerin kurulmasına cevaz veren 6/62 Türk Cemaat Meclisi Dernekler yasasına göre kurulan Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği, belki de küçük bir ülke olmamız nedeniyle hiçbir bilimsel kuruluşa göre değil, ahbap-çavuş ilişkilerine göre kurulmuştu.
Bunu saptayan Ogün Genç Kaçmaz başkanlığındaki yönetim kurulu daha çağdaş, daha bilimsel bir tüzük çalışmasına girişti ve 2009’da göreve geldiğinde ilk iş olarak KTSYD tüzüğünü değiştirdi.
Ne var ki, bu tüzük değişikliği sırasında hazırlanan onca güzel madde ahbap-çavuş ilişkilerine kurban edildi. Örneğin, faal spor yazarlığı yapan birinin, ya da faal olarak antrenörlük, kulüp yöneticiliği, hakemlik ve gözlemcilik gibi spor yazarlığı konumunu tartışmalı hale getirecek görevleri yapamayacağı maddesi idi.
Bu madde, ahbap-çavuşluk ilişkisine kurban edildi. O maddenin tüzükten çıkarılmasına benim gibi bazı üyeler itiraz etmiş ancak, azınlıkta kalmıştık. Ancak, geçtiğimiz KTSYD Olağan Kongresinde eski başkanlardan Songuç Kürşad bu konuda duyduğu rahatsızlığı gündeme getirmiş ve değiştirilmesini talep etmişti.
Bu konunda, tüzük maddesi olmamasına rağmen, spor yazarlığını faal olarak yapmayan ve üyelik aidatlarını ödemeyen bazı üyelerin üyeliklerinin düşürüleceği duyumunu aldım. Aslında, örgüt disiplini ve saygınlığı açısından çok önemli bir adım.
Ancak, üyeliğin sona ermesi ve en azından dondurulması için, faal olarak antrenörlük, hakemlik, belki de gözlemcilik yapan üyelerin de üyeliklerinin gözden geçirilmesinin zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.
Buna rağmen, icraatlarında çok önemli işler yapan KTSYD yönetimi önce, çağdaş ve en azından Güney Kıbrıs ile Türkiye’deki spor yazarlarını kıskandıracak mükemmel bir lokale imza atarak, Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’nin prestijini yükseklere çekmeyi başardı.
Bu arada, spor yazarlarının eğitimleri için de çaba harcayan Genç Kaçmaz yönetimi, prestijli yazarlar, teknik adamlar ve akademisyenler ile spor yazarlarının daha ileriye gitmesini sağladı.
Dünyada tanımamışlığın bir sıkıntısı olan AIPS üyeliği konusunda da çaba gösteren KTSYD yönetimi, bunu kurumsal bazda başaramasa da, bireysel bazda bazı üyeleri ile başardığı görüldü.
Evet, Genç Kaçmaz yönetimi dev adımlarla KTSYD’yi saygın, sözü dinlenen ve ülke sporuna yön veren bir kurum haline getirmiştir. Bu noktada, KTSYD yönetimini yürekten kutluyorum.
Ancak, bu kadar güzel icraata rağmen, KTSYD’nin yukarıda belirttiğim “ahbap-çavuş” hastalığından bir türlü kurtarılmadığını görüyorum.
Bu konu özellikle, dış temasa gönderilen spor yazarlarındaki kriterlerede kendini göstermektedir. Hiçbir bilimsel veriye ve kriterlere bakılmadan, KTSYD yönetim kuruluna yakın, muhalif olmayan yakın dostlar arasında paslaşma ile bu iş kotarılmaktadır.
Bunun son örneği, geçtiğimiz günlerde Antalya’da yapılan “SPORUN ZİRVESİ” toplantısında görülmüştür.
Bu konunda, sözlü olarak yaptığım eleştirileri bu yazıya taşırken, amacım ortalığı karıştırmak değil; sadece daha çağdaş bir KTSYD’dir.

--------------------

Geçmişle avunmak
Geçtiğimiz Çarşamba günü, sevgili spor şefimiz Burhan Gürkan, Kuzey Kıbrıs’ın efsane takımı Çetinkaya’nın ara transferde transfer ettiği futbolculara giydirdiği formalar üzerinde güzel bir araştırmada bulundu.
Bu formaların 1951-52 sezonunda o günkü ismi ile hem KNOCK-OUT (Federasyon Kupası) ile ünlü PAKKOS ŞİLDİ’ni  kazanan kadroda olduğunu anımsatan Gürkan, bir nostalji yaşatmak istedi.
Ne var ki, bu resim beni 1952’lere götürdü. Bugün, “EFSANE” olmak ismini, o günlerdeki başarılarından dolayı elde eden Çetinkaya, Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik, siyasi ve sportif açıdan çok gerilere düşen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin aynası gibi.
Buna mukabil, o günlerde birlikte yola çıktıkları APOEL, OMONİA, ANORTHOSİS gibi Güney Kıbrıs takımlarının geldiği nokta ortada.
Kıbrıslı Türklerden gaspettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti altında sporda dünyada dikkati çeken ülkeler arasına gelen Kıbrıslı Rumlar, bu başarının keyfini çıkarırken, bizde Çetinkaya’nın 52 yıl önce giydiği formalara bakıp, avunuyoruz.