Her yerde kış değil

Deniz Kalıbcıoğlu

Bisiklet dünyasında 2019 sezonu ilk World Tour yarışı olan Tour Down Under yarışı ile start aldı. Avustralya’da gerçekleşen ve 6 etaptan oluşan yarış sıcak ve nemli bir havada koşulmasına karşın, seyir zevkine kötü bir etki etmedi.

 

Yeni transferler, yeni formalar ve yeni bisikletler. Hepsi her sezon ilk kez Avustralya’da görücüye çıkar. Herkes iddialıdır, herkes heveslidir ve herkesin havası yerindedir. Bize göre dünyanın bir ucunda, minimal düzeyde saatlerin, maksimal düzeyde mevsimlerin tersliği ile Avrupa’dan farklı bir noktada yer alan Avustralya, bisiklet kültürü açısından birçok Avrupa ülkesine göre fersah fersah ileridedir.

 

“Tüm takımlar 1 veya 1’den fazla elit genel klasmancı ile kıtaya ayak bastı”

Yarış öncesindeki Startlist’e baktığımızda, ev sahibi Mitchelton-Scott ile birlikte tüm takımların 1 veya 1’den fazla elit genel klasmancı ile bu kıtaya ayak bastığını görüyoruz. Mitchelton Scott takım lideri olarak geçen senenin kazananı Güney Afrikalı Daryl Impey’i ünvanını korumak adına, yılların tecrübesi ve 2016 Paris Roubaix kazananı Matt Hayman’ı da jübilesi için getirirken, Bora Hansgrohe ise süper star yıldızı Peter Sagan ve en önemli domestiği Daniel Oss ile kıtaya ayak bastı. Yine takımla birlikte gelen Lukas Pöstlberger ve Maciej Bodnar gibi isimler dikkat çekiciydi. Trek Segafredo ise yeni lideri ve tüm umudu olan Avustralyalı Richie Porte ile genel klasman kovalamak için buradaydı. Lotto Soudal ise sezonun açık ara en kötü tasarımı olan formalarını Caleb Ewan gibi bir sprint makinesine kendi evinde giydirip etap galibiyetine gitmek istiyordu, takımda yer alan bir diğer ev sahibi ise yılların eskitemediği Adam Hansen’dı. Son yılların yükselen Danimarkalısı Michael Valgren’i kadrosuna katan Team Dimension Data, bir diğer ev sahibi Rohan Dennis’i sezon başı transfer eden Bahrain Merida, pelotonun sürpriz isimlerinden Patrick Bevin önderliğindeki CCC Team ve süper domestik Wout Poels’i lider olarak kıtaya getiren Team Sky ise dikkat çeken diğer ekiplerdendi.

 

Bu kadar takım saydıktan sonra geçtiğimiz sezonun açık ara, hem de çok açık ara en iyi takımı olan Deceuninck – Quick Step’i saymadan olmaz. Bu sezonun sprintlerde en önemli isimlerinden biri olacak olan İtalyan Elia Viviani’yi üstünde tricolore (İtalya Şampiyonluk Mayosu) ile görmek ise paha biçilmez. Takım ismini Lotto Jumbo-NL’den Team Jumbo Visma’ya değiştiren Hollanda takımı ise bir diğer yerli sporcusu George Bennett liderliğinde start alırken, süper domestiği Robert Gesink ve sprint favorisi Danny Van Poppel de takımın diğer önemli isimleriydi.

 

 

“İlk etap beklendiği gibi sprint finişe sahne oldu”

İlk etap 129 km’lik Kuzey Adelaide ile Port Adelaide arasındaki parkur ile başladı. Orta bölümlerde hafif tepeler olmasına karşın, parkurun yapısı sprinterleri etkileyecek biçimde değildi ve beklenildiği üzere sezonun ilk World Tour etabı bir sprint finişine sahne oldu. Favori sprintçilerden Elia Viviani ise 2018 yılında yakaladığı formu bu sezon da devam ettireceğinin sinyallerini vererek ilk etabı kazanmayı başardı. İkinci sırada Team Sunweb’den Max Walscheid yer alırken, üçüncü CCC Team’den Jakub Mareczko oldu. Diğer favorilerden Peter Sagan 8, Danny Van Poppel ise 9. sırada yer aldı.

 

İkinci etap 122 km’lik Norwood-Angaston etabıydı. Daha zorlu bir profile sahip etabı, bu senenin yeni ekibi CCC Team sürücüsü Patrick Bevin kazanmayı başardı. Sezonun sürpriz isimlerinden biri olmaya aday olan Bevin, yeni takımına da umut aşılamış oldu. Bir diğer Avustralyalı Caleb Ewan’ın çabası ise etabı kazanmaya yetmedi. Bu sonuçla genel klasman mayosunu da sırtına geçiren Bevin, yarışın devamı için de bir avantaj yakalamış oldu.

 

“Üçüncü etapta Sagan – Sanchez rekabetinden galip çıkan Sagan oldu”

Üçüncü etap ise Lobethal-Uraidla arasında yer alan 146 km’lik genelde hafif iniş çıkışların olduğu bir parkurda koşuldu. İlk etapta 8, ikinci etapta 3. sırada yer alan Peter Sagan, Astana’lı Luis Leon Sanchez ile girdiği rekabetten galip çıkmayı başararak etabı kazanmayı bildi. Yarış öncesi otoriteler tarafından favori gösterilen Luis Leon Sanchez, etap sonunda oldukça üzgündü. Patrick Bevin finiş çizgisini 5. sırada geçerek genel klasmandaki liderliğini devam ettirirken, Mitchelton-Scott sürücüsü ve geçen senenin genel klasman birincisi Daryl Impey ise etabı 3. sırada bitirmeyi başardı.

 

Dördüncü etap Unley ile Campbelltown arasında 129 km’lik bir parkurda geçildi. Mesafesi kısa ama dik yokuşlara bolca olduğu bir parkurda “Puncheur” diye tabir edilen patlayıcı özellikleri yüksek, kısa mesafeli tırmanışlarda hız kaybetmeyen sürücü profillerinin avantajlı olması bekleniyordu, ki öyle de oldu. Yarışın tecrübeli ismi Daryl Impey, buraları nasıl geçeceğini ne kadar iyi bildiğini göstererek, finişe ilk sırada gelmeyi başardı. Genel klasman lider Patrick Bevin ikinci olurken, Luis Leon Sanchez üçüncü sırada yer aldı.

 

 

“Belirleyici olan beşinci etap beklenmedik sürprizlere sahne oldu”

En belirleyici etap olan beşinci etap beklenmedik sürprizlere sahne oldu. Etap öncesi en yakın rakibi Daryl Impey’nin 7 saniye önünde liderliği elinde bulunduran Patrick Bevin’in son 2 etapta yapması gereken tek şey, Impey ve Luis Leon Sanchez’in arkasına yapışmak ve ataklarını savuşturmak, takımı CCC’nin yapması gereken ise, sürpriz bir başka atağın oluşmasını engellemek ve liderlerini finişe getirmekti. Fakat bu istediklerini başaramadılar. Sprint kapılarında atak yapan Impey’e oldukça başarılı şekilde karşı koyan Bevin, yarışın sonlarına doğru peloton ortasında sıkışmanın bedelini ağır ödedi. 50 km/s hızın üstünde seyreden grubun ortasında iki sürücünün tekerlekleri birbirine dokununca büyük bir kaza meydana geldi ve kazadan etkilenenler arasında Patrick Bevin de vardı. Bacağından ve dirseğinden yaralanan Bevin, forması paramparça bir şekilde etabı 43. sırada bitirip, liderlik mayosunu korumayı başardı. Bunu başarmasında en büyük etken, kazanın yarışın sonlarına doğru meydana gelmesinden dolayı aradaki süre farklarının elemine edilmesiydi. Etabın bir diğer sürprizi ise sprint finişinden galip çıkarak sezonun ilk zaferini kazanan Caleb Ewan’ın sprint sırasında rakibine kafası ile müdahale etmesi sonucu etabın elinden alınmasıydı. Ewan, finiş çizgisini aynı sürede geçen pelotonun sonunda yer almış gibi gösterilirken, yarışı ikinci sırada bitiren UAE-Team Emirates sporcusu Jasper Philipsen kazanan olarak ilan edildi. Bu zafer 20 yaşındaki sporcunun World Tour yarışlarındaki ilk zaferi oldu.

 

“Porte Wllunga Tepesinin kendisine ait olduğunu kanıtlamış oldu”

Sonuncu etap, Tour Down Under’ın artık klasikleşmiş parkuru olan McLaren Vale – Willunga Hill etabıydı. Etaba sakat bir şekilde, büyük ağrılar ile başlayan Patrick Bevin’in zaferle ayrılmayacağı kesindi, fakat etap sonunda kimin genel klasman lideri olacağı büyük bir bilinmez olmaya devam ediyordu. Willunga Tepesini son 5 yıldır üst üste kazanan ve bu sene Trek Segafredo’ya transfer olan Richie Porte, bu sezon da zaferle ayrılarak Willunga Tepesinin kendisine ait olduğunu kanıtlamış oldu. Richie Porte geçtiğimiz sezonlara da hep iyi başlıyordu, sonrasında yaşadığı kazalar ile büyük turlarda beklentileri hiç ama hiç karşılayamıyordu. Umarım bu sene yeni takımı ile daha başarılı ve kazasız bir sezon geçirir. Geçen sezonun genel klasman galibi Daryl Impey’nin bu sezondan da zaferle ayrılması için zaman farkının 19 saniyeyi aşmaması gerekiyordu. Öyle de oldu. Yarış zaferi ile 10 saniye de zaman bonusu alan Porte’un hemen arkasında süre farkı yaratmadan yarışı bitirmeyi başaran Impey, aldığı 4 saniye zaman bonusu ile toplamda 13 saniye farkla Porte’u geçerek bir kez daha Avustralya’dan zaferle ayrılmayı başardı.

Genel klasmanda 1- Impey ve 2- Porte olurken, 3. sırada Team Sky’dan Wout Poels, 4. sırada ise Astana’dan Luis Leon Sanchez yer aldı. Puan mayosu yarışı yaralı halde bitirmeyi başaran Patrick Bevin’e giderken, dağların kralı mayosu yerli sürücü Jason Lea’ya gitti.

 

Yarışlar gitgide artarken, havaların ısınması ile birlikte rekabet de kızışıyor. Arjantin’de koşulan Vuelta a San Juan ve İspanya’da koşulan Volta a la Comunitat Valenciana yorumları ile yine buralarda olacağım.